Emzirmek ve Yoga

Bu yıl 1 – 7 Ağustos arası Dünya’da Emzirme Haftası olarak farkındalık yaratılması amaçlanıyor. Ben de bu hafta bitmeden, 17 aydır emziren bir anne ve yoga eğitmeni olarak sizlerle bir şeyler paylaşmak istedim. Bu hafta emzirme konusunda eşleri, toplumları, işverenleri eğitmek ve emzirme için daha sağlıklı koşullar ve ortamlar yaratmak amacı ile ortaya çıkartılmış. Bunlar gerçekten çok güzel şeyler ama konu emzirmek olunca mevzu bence daha da derinlere gidiyor.

Hamileykenki hislerimi hatırlıyorum, emzirmek nasıl olacak diye merak ediyordum. Kendimi emzirirken hayal bile edemiyordum. Sonra doğum günü geldi çattı ve ben daha ne olduğumu anlamadan hemşireler ve annem Aral’ın memeye alışması için uğraşıyorlardı. Bense o sırada sanki herşeyi dışarıdan izliyordum. Aral’ın meme ile ilk buluşup beslenmeye başladığı anı ise tarif bile edemem. O günden bu güne 7/24, Aral ne zaman isterse ve ben yakınlarındaysam memede buluşuyoruz kendisiyle. Pek bırakmaya da niyeti yok gibi ya bu da ayrı bir hikaye…

Bu yukarıdakiler işte benim hikayem. Ama gerçek şu ki, herkesin hikayesi ve yaşadıkları farklı. Ayrıca benim çok sevimli gözüken hikayemde bile dışarıdan bakanların göremediği, kendi içimde yaşadığım zorluk ve yorgunluklar mevcut. Belki de emzirmeyi bıraktığımda bir oh diyeceğim kimbilir. Dünya çapında milyonlarca anne; bazıları benim gibi uzunca süre emziriyor, bazıları emziremiyor, bazıları emzirmek istemiyor bazen de bebek emmek istemiyor. Bunların hiç biri doğru veya yanlış değil, herkesin kendi hikayesi. Hiç birinde bir anne diğerine göre “daha iyi anne” değil. Hepimiz aynı yolda yürüyoruz ve özellikle kadınlar olarak birbirimizi yargılamayı bırakmamız, toplumun bizim için önceden uygun gördüğü kalıpları yıkmamız lazım. Mükemmel olmamıza gerek de yok zaten. Bırakın hatalarımız olsun, bırakın onlardan dersler alalım ve hatta birbirimize hatalarımıza rağmen destek olalım.

Bu yukarıdakiler “Anne”lik şapkamla hissettiklerim. Bir de Yoga perspektifikten bakış var konuya ki, Yoga’nın değdiği her alanda olduğu gibi bu alanda da ufkunuzu ve zihninizi esnetiyor üzerinde düşünmek. Yoganın ilk basamağındaki 5 evrensel ahlaki değerden biri olan Ahimsa, yani şiddetsizlik üzerine derinleşildiğinde akla şu geliyor mesela: Tek emziren bizler miyiz? Yani tür olarak insanlar.. Peki ya bu Dünya’yı paylaştığımız diğer canlılar? Bir inek de yavrularını doya doya emzirmek istiyor aslında ama günümüz endüstrisinde İnek’ler yavrularından koparılıyor. Ben henüz Vegan değilim ve Yoga yapmak için Vegan olmak gibi bir ön koşul yok ancak bu yolda yürümeye devam ettikçe, bir yerden sonra gözlerini birşeylere kapatmak daha zor oluyor. Ben de süt ve peynir tüketiyorum ama şu an en azından ürünlerimi daha küçük, aile işletmelerinden tedarik etmeye, ineklerin, keçilerin bizlerle sütlerini kendi rızaları dahilinde olmasa da en azından daha insaflı koşullar altında paylaştıklarını düşündüğüm çiftliklerin ürünlerini almaya çalışıyorum. Belki ileride hayvansal ürünleri tamamen çıkartırım hayatımdan ama henüz bu noktaya gelemedim.

Peki ya anne olmak isteyip de olamamış olanlar? Bu hafta onların da haftası. Çünkü süt vermek, emzirmek aslında tamamen besleme, büyütme içgüdüsü.. Bunun için de bir çocuk doğurmuş olmaya gerek yok. İhtiyacı olanı beslemek, bir yaşlı ile ilgilenmek, şefkatle, sonuçlarına bağlı kalmadan sevgi ve ilgi göstermek ve benzeri pek çok eylem aynı kapıya çıkıyor. İşte bu yüzden eller, kollar yani karşındakine sevgi ve ilgi göstermemizi sağlayan uzuvlar Kalp Çakra’sının bir uzantısı. Bu enerji merkezi dengede olduğunda, kalbin gerçekten saf olduğunda, gururlanmak için ille de “emziren anne” olmaya gerek yok.

Ve simdi gelelim “Baba”lara.. Biz kadınlar nedense bazen emziren taraf olmamızı bir üstünlük gibi kullanıyoruz babalara karşı.  Oysaki bir düşünün, adamın tam da başının dibinde, ne olduğu asla anlayamadığı bir ilişki, bir alışveriş var. Belki içten içe dahil olmak istiyor ama olamadığı için kendini dışlanmış hissediyor. Aslında pek çok fedakar baba da gece gündüz demeden çalışıp çocuğunu beslemek için en az anne kadar özveri gösteriyor. Her erkeğin ve kadının içinde hem dişi hem de eril enerji var. O yüzden artık şekilleri ve dışarıdan gözükenleri bir kenara bırakıp daha yargısız bir alandan bakıp, kadın – erkek birbirimize destek olmaya devam edelim.

Son olarak gelelim işin sağlıkla ilgili kısmına. Evet emzirmek bence de çok keyifli ama sürekli öne doğru kapanma eğilimi oluyor emzirirken. Bu da bir süre sonra boyun, omuz, sırt ve bel ağrılarına neden olabiliyor. Emzirmenin omurga üzerine bindirdiği yükü nötrlemek için yine Yoga yardımımıza koşuyor. İşte size omurganıza nefes aldıracak  ve göğüs kafesini rahatlatacak yoga duruşları (Tabii ki bunları bir stüdyo’da, deneyimli bir eğitmen ile denemenizi tavsiye ederiz) :

Kedi – İnek Akışı (Chakravakasana)
Sfeks Pozu (Salamba Bhujangasana)
Köprü Pozu (Setu Banda Sarvangasana)
Yarım Tekne Pozu (Parsva Navasana)
Eller arkada kenetlenmiş öne eğilmeler
Üçgen Pozu (Trikonasana)
Aşağı Bakan Köpek Pozu (Adho Mukha Svanasana)

Herkese Sevdikleriyle Güzel Günler Olsun! Bol Yogalı, bol kahkahalı!!

Namaste!

Şebnem
@sebnembaydereyoga

Cevap yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.


*